27 Ocak 2008 Pazar

Güzel web siteleri mi, içerik açısından gelişmiş siteler mi?

Bir web sitesi sahibi olmak artık eskiye göre çok daha kolay. Gerek alan adları ve gerekse hosting hizmetleri eskiye nazaran daha ucuz. Böylelikle internet denizinde benim de bir limanım olsun diyenler artık kolaylıkla web sitesi yapabiliyorlar.



Web sitesi hazırlama araçları oldukça yaygın. Üstelik mektup yazar gibi istediğinizi yazabileceğiniz bloglar da cabası. Hazır kodlar, hazır şablonlar (template) ve ücretli/ücretsiz scriptler. Hele hele cpanel gibi panellerdeki fantastico gibi hazır web scriptleri 1 dk içinde sitenizi yayına hazır hale getiriyor.



Demek ki artık site tasarımı yapmak, kod bulmak hiç de zor değil. Bilakis çok kolay. Tabi domaini alan, örneğin phpbb forumunu 1 dk içinde kuruveriyor ve yaz yazabildiğin kadar.

İşte artık tüm mesele yazma fiilinde artık. Birçok forum sitesi görüyoruz, maşallah nalına, mıhına, tıbbına, hukukuna, sanattan ticarete herşey var. Aynen bit pazarı gibi. Ne ararsan var forumları ya da çöplük forumlar deniyor bunlara. Neden mi? Forumlarda yazanlar kendi düşüncelerini ve kendi yazılarını yazsalar amenna. Nerede yazı bulsalar, kopyalayıp, yapıştırıyorlar. Tabi bunda bizim en çok komiğimize giden konu da şu. Bu çalıntı/alıntı foruma cevap verenler çok daha komik durumdalar. Klasik laf; "Paylaşım için teşekkürler, güzel paylaşım ve +REP). Çalıntının da tebrik edildiğini, pohpohlandığını ilk defa bizim ülkemiz forumlarında görüyoruz. Çal çırp yayınla, birileri alkışlasın. Buna suç işlemeye teşvik denir.

Sonra ne oluyor? Google gibi arama motorları bakıyor her şey diğer sitelerden çalıntı, al sana düşük pagerank, sen hırsızsın, özgün birşeyin yok senin, hadi güle güle. Eh çalmak da emek ister, yasal olmayan emek de boşa gider.



Sitelerinizin tasarımı ne kadar iyi olursa olsun, kullandığınız script ne kadar hızlı, güvenilir ve yaygın olursa olsun, internette bunlardan herkeste olduğunu düşünmeli, sadece belirli konulara eğilmelisiniz. Ne bulursanız sitenize copy past yapmamalısınız. Her telden çalan siteler, bloglar ve forumlar yapmamalısınız. Google dahi artık back linkleri hesaba katarken related, yani benzer sitelerden link almanızı değerli görüyor. BU da demek ki sitenizin bir kategorisi olmalı. Artık genel siteler kavramı gitgide yok oluyor. Açgözlülük yapmayıp, dar konular seçin ve onlar üstünde uzmanlaşın. Artık internet kullanıcıları bir konuyu direk tanımlayan ve yorumlayan siteleri tercih ediyorlar. İçeriği sağlam site böyle yapılır işte. Ve uzun soluklu olur.

20 Ocak 2008 Pazar

Sanal Haber siteleri

Bugünlerde arka arkaya birçok haber sitesi kuruluyor. Medya organı olmadığı halde veya Basın Yayın Yüksek okulu mezunu olmasa da herkes kendini haberci olarak nitelendiriyor.

Çalıntı mı Alıntı mı?
Herhangi bir mesleki eğitime, gazeteci kimliğine sahip olmayan bu kişilerin siteleri ise tam bir facia. Bir kısmı elle copy past yöntemi ile diğer haber sitelerinden haber (ç)alıntılarken, bir kısmı da teknoloji sağolsun RSS teknolojisi ile haberleri kendi haber sitesine aktarıyor.

Sonuçta karşımıza bolca ve aynı içerikli bir sürü haber sitesi çıkıyor. Bir sitemde izleyenlere alternatif olsun diye bir haber sayfası yaptım ve birkaç haber sitesinin son dakika haberlerini iframe içinde ekledim.

Arasıra baktığımda hepsinde birden aynı haberi, biraz başlık değiştirirek yayınladıklarını gördüm. Yanyana dursalar da farklı siteler olsalar da hasan arap, arap hasan misali hep aynı haberler aynı noktalar. Bunun habercilikle alakası olmadığını, birbirinden aşırarak haber yapmanın en azından gazeteciler açısından hoş olmadığını ancak meslek mensupları çok iyi bilir.

12 Ocak 2008 Cumartesi

Blogger'in artı ve eksi yanları

Daha önceki yazılarımızda birçok sitemiz olduğunu ancak ilk defa blogger'da yazdığımızı ve bunun inanılmaz keyifli bir şey olduğunu belirtmiştik. Kısaca özetlersek, blogger'da yazmak çok kolay olduğu gibi, bu muazzam bir özgürlük.

Tabi kullandıkça ve yazdıkça, blogspotun da iyi ve kötü yönlerini, artılarını eksilerini görme fırsatı oluyor. Elimden geldiğince bu bilgileri paylaşmak istiyorum.

(Blogger ve blogspot gibi bloglar ile ilgili genel görüşlerimiz şuradadır)



Blogger'in Artıları:

1- İdare etmesi çok kolay, pratik bir yönetim paneli var, üzerindeki hazır araçlar sayesinde HTML bilgisine sahip olmak gerekmiyor. Wyswing editörü sayesinde ne yazıyorsan, nasıl yazıyorsan öyle görünüyor.

2- Kendi kendine mod re-write yani arama motoru dostu kodu hazır, .htaccess dosyası ile uğraşmanız gerekmiyor.

3- Hazır şablonları sayesinde saniyeler içinde tasarım değiştirebiliyorsunuz.

4- Hazır araçlar sayesinde rss haber, google adsense, resim video sunumu gibi uzun işlemleri 1-2 saniye içinde yapabiliyorsunuz.

5- Otomatik kayıt özelliği var, yazı yazarken herhangi bir arıza veya elektrik kesintisi gibi istenmeyen durumlara karşı koruma amacıyla, siz yazı yazarken o belirli periyotlarda yazıyı kaydediyor.



Blogger'ın Eksileri ve Blogspot'a eleştirilerim:

1- Kategoriler yok. Yazılarınızı wordpress'teki gibi kategorilere ayıramıyorsunuz ki tam tabiri ile hayal kırıklığına uğradığım asıl nokta burası. Eğer ileride burada yazdığımız bilgileri bir başka siteye aktarırsak tek neden bu olacaktır. Günlük fikri takvime yani tarihe dayanır ancak insanlar yaşadıkları olayları, anıları veya kendilerince önemli haberleri, tarihten başka; Kişilere, Olay türlerine veya Kademelere göre ayırmak isteyebilirler. Örneğin tek başına günlük olarak düşünürsek, ilkokulu bitiren bir blogcu, artık ortaokul kategorisi yapabilmelidir. Veya arkadaşlarının adlarını kategorize edip, tıpkı okul çağlarında yaptığımız gibi (anı-hatıra defteri), yazılar ve yorumlar yazmak isteyebilir.

2- Hemen kullanabileceğiniz şablonlar kısıtlı, internette bir çok blogger teması olsa da kullanılıp kullanılamayacağı şüpheli.

3- (Bu madde ve sonrasını rezerve ediyorum, eğer ileride başkaca eksi yön bulursam buradan devam edeceğim)

10 Ocak 2008 Perşembe

Internet Medya ve Gazetecelik

İnsan hayatındaki ve alışkanlıklarındaki son yıllardaki en büyük değişiklik internet oldu. Bu durum özellikle basın ve yayın organları dediğimiz medyanın haber toplama ve haber yayımlama tarzını da değiştirdi.
Günümüzde gazetelerin yerini internet aldı demek mümkün olmasa da (birazdan bunun olmaması gerektiğini de anlatacağız) büyük çoğunluk ve özellikle gençler haberleri internetten okumaya başladı.
Gazete sayfalarını çevirmek, mouse'un bir tuşunu tıklamaktan zor gelse de gazetelerden vazgeçmek mümkün değil. Haber ajansları ve gazeteler olmasaydı internet medyası bu haberleri nereden derleyecekti? Kaynağa nasıl ulaşacaktı? Gazeteciler, haberciler olmasaydı, muhabbirler olmasaydı haber kaynakları kim veya ne olacaktı sorularını sorduğumuzda mesele kendini hemen göstermektedir.
Her ne kadar internette haber okumak ve internette haber yayıncılığı yapmak çok daha ucuz ve kolaysa da haberin kaynağına ulaşmak, bunları temin edip derlemek profesyonel meslekler olan gazetecilik ve muhabirlik meseklerinin işidir.
Bu nedenle internet teknolojisi en azından iletişim ve hız açısından kullanılmalı ancak gerçek gazete, tv, dergi ve yazılı ve görsel medyanın yerini almamalıdır.

Türk interneti ve Türkiye'deki webmasterların dünya ile karşılaştırması

Bu sayfaların altında konuyla ilgili bir anket bulacaksınız. Oraya da oyunuzu verip, bu yazıma yorum yapanlara şimdiden teşekkür ederim.

Çok değil bundan 5-6 yıl önce Almanya'dan Türk internetcilerine haberler geliyordu. Bu haberlerde dikkat ! bilgisayar bilen (internet dahi değil), ofis programlarını kullanabilen gençlere 2-3 bin avro (euro) maaş verileceği ilanları yayılmıştı ve gerçekti. Bazı webmasterlar bu cazip fırsata hayır demediler ve Almanya'ya gittiler. Üstelik çok daha fazlasını kazandılar. Ne kadar komik geliyor insana değil mi? Bilgisayar kullanabilen genç beyinler aranıyor... Ne de olsa bizde çok.

Fakat ne oldu? Avrupa ve özellikle Almanya bizlerin belki de ilk defa onların önünde olduğumuz teknolojiyi öğrenmeleri yetmiyormuş gibi bir de bizi tabiri caizse solladılar. Internetin gücünü ve geleceğini çok iyi tahmin ve tesbit eden Alman hükümeti bu konuda tüm desteği verdi. Beyin göçünü de sağladıklarında artık yapacakları tek şey buna kaynak ayırmaktı ki sonuna kadar ayırdılar.

Şu an için özellikle Almanya'da bir çok datacenter yani veri merkezleri açılmış durumda. Hatta Türkiye'nin büyük bir kısmı artık barındırma ve kiralık sunucu hizmetlerini oradan almaya başladı. Bizdeki veri merkezleri ise çok geri ve sayıca çok az kaldı karşılaştırınca. Bugün için yeni yeni uyanılmaya ve bu teknoloji yakalanılmaya çalışılsa da neden ama neden zaten Avrupa'ya göre üstünlük sağladığımız bir alanda yine geri kaldık sorusunu çok iyi düşünmek gerekir.

Biz Türk'ler mi ne yaptık Avrupa ve Almanya bu işte ben de varım derken. Webmaster arkadaşlar sağolsun sürekli forum açtılar, sağolsun vbulletin forumları Türkiye'nin Tofaşı oldu. Ne kadar güzel değil mi? Bakın ben burada büyük bir şevkle ve belki de keyifle sabaha kadar yazabilirim, bunun ufak da bir katkısı olabilir web dünyasına. Ancak forumlar öyle mi? Bir tane vbulletin lisansı alırsın, maksimum 9 dolara bir web sitesi, ebay'da satılan ucuz hostinglerden bir tane, haydi kolay gelsin.
Genel Soru: Ben ne yazacağım bu foruma?
Genel cevap: Çok kolay; Genel bir forum değil mi? Her konuya değinirim. Aşk, Arkadaşlık, Moda, Politika, Magazin, Dedikodu haberleri vs. Hatta tıp ve hukuk bile koyarız. Halbuki forum sahibinin hiçbiri hakkında fikri ve eğitimi yok. Başlıkları açarsın, tutarsa gelenler doldurur gerisini düşüncesi... Bu arada siteye üye olup da az az yazmaya başlayanları kaçırmamak için verilen tavizler, forum=tartışma=kavga'nın dayanılmaz hafifliğinin cazibesi, dalaşmalar ve skandallar... Sonuç? Kıvır zıvır bilgilerle dolu, nereden alındıkları müphem (şüpheli) sağlıksız bilgiler, bolca dalaşma... Site oldu mu oldu. Tabi espri dünyamızın meşhur sözü "araya da defne yaprağı" = google adsene. Evet forumun sağına soluna bol reklam, banner ve google adsense reklamları da koyalım ki para kazanalım zihniyeti.

Bu nedenle GENEL forumlar hakkında nihai tesbitim şu: Az maliyet ve kolay kurulum, basit katılım ile çoğu bilgi çöplüğü, hem de ilişkisiz, ilgisiz konular bütünü. Halbuki derinlemesine bir konuyu inceleyen forumlar muazzam bilgi kanakları ve platformlardır (=platforum) demek çok doğru olur.

Peki yine konuya dönmek gerekirse bizler internet için başka ne yaptık, dünya ilerlerken?
Arama motorcukları yaptık, dizincikler yaptık sanki çok müthiş bilgi kaynakları ve veri merkezleri varmış gibi. Yeni siteler av, arama motorları ve dizinler de avcı oldu. Fakat gerçek avlar o kadar az ki. Bir baktık yine bu avcılar aralara reklamları yerleştirmişler. Kelimeler özel seçilmiş ki google beyzadem çok para versin aklıfikri işte. Kazanım? Koskoca sıfır. Her yer arama motoru dolarsa, aranacak siteler olmazsa bilgi nerede kalır, gelişme nerede kalır. Beğenmediğimiz Almanlar da işte bizi böyle geçerler, hani o bilgisayar kullanmayı bilmeyenler var ya hiç milliyetçiliğin arkasına saklanmayalım ama bizi yine solladılar, datacenterları, yazdıkları scriptler (kodlar) ile yine fark attılar.

Mesela bu blogu kopyala yapıştır yöntemi ile yapmak çok kolay olurdu, tabi ne keyf alınacaksa? En güzeli kendi yaptığınızdır sayın webmasterlar ve internet gezginleri. Özgün içerik, yeni fikir ve bakış açıları ile ülkemizin zaten hakkı olan statü ve değeri kazanmak bir numaralı amacımız olmalıdır.

9 Ocak 2008 Çarşamba

Nedir bu bloglardan çektiğimiz

Evet ilginç bir başlık değil mi? Sen gel hem blogger'dan blogspot kullanarak web sayfası yap, hem de nedir bu bloglardan çektiğimiz diye sor dediğinizi duyar gibiyim.

Şimdi burada size blog nedir ne değildir konularına kesinlikle değinmeyeceğim. Zaten biliyorsunuz. Ancak bundan yaklaşık 3 sene önce internet bir google haberi ile çalkalandı.
Ne diyordu google? Şunu diyordu "Ben artık site içeriklerine önem veriyorum ve bu konuda bloglar, yani günlükler ise benim gözdem olacak !"

Fakat ben o yıllarda bunu pek umursamamıştım doğrusu. Forum siteleri, dizin siteleri, arama motoru siteler vs. revaçta iken ne işim vardı da bir blog oluşturacaktım ki?

Şimdi bu siteyi neden açtığımı da kısaca anlatacağım ancak, bu blogun tek sitem olduğu sanılmasın. Biraz evvel çalışır vaziyette ve server, registrar hesap ve domain adları ile birlikte komple satın aldığım yaklaşık on-yirmi siteye bakacağıma çok daha zevkli blog yazma cazibesine dayanamadım. İyi hoş da ben de şimdiye kadar benimsemediğim şeylerden birini yapmış oldum. Bir blogum oldu.

Neden benimsemedim blogları?
Bir kere her önüne gelen yazı yazmaya başladı, benim gibi webmasterlar alan adlarına para verirken, hosting veya server alırken, oh ne ala daya sırtını bedava blog yayıncısı sitelere, yaz çiz karışan yok. Ancak çok büyük bir gayri yasal yazı olursa ancak o zaman karışılır.
Parayla aldığınız alan adı profesyonel site sayılır, ama bloglar değil. İmla hatası yapmışsın, saçmalamışsın, felaket haberleri ve senaryolar üretmişsin, kafana estiğini yazmışsın kimsenin umurunda değil diye düşünüyordum. Tabi bu, blogların karalama tahtası, çöp kutusu, boş zaman geçiricisi, hatta özel veya genel ağlama tahtası olarak kullanıldığı durumlar.

Bir de gerçekten ekonomik durumu bir web sitesi yürütmeye yetersiz olanların yaptığı harika bloglar... Tasarımları neredeyse standart olsa da yazılar, taze bilgiler ve yepyeni pırıl pırıl düşünceler. Bu nedenle hep imrendim benim de bir blogum olsun, günlüğüm olsun diye. Ve sonunda oldu. İçimden geldiği gibi yazacağım tek yer... Diğer sitelerimden bağımsız olduğum, onları yürütmek için göstereceğim zamandan zevkle çalacağım, hem de bedava bir sayfa.

Tabi sonuç olarak çöplük olarak zannetiğim blog dünyasında şunu keşfettim. Güncellemezsen ilgi görmezsin, ilgi göremezsen boşuna yazma mentalitesi. Bu durumda google haklıydı diye düşünmeden edemiyorum. Yazılarını güncel tutan, ilginç konulara değinen, ülkenin ve insanlarının nabızlarını tutan bloglar hep üst sıradalar. Bu blogu da onların arasına sokmak en büyük amacım. Sadece yazarak, sadece anlatarak. Script yazmak, ftp ile onu göndermek, alanadı uzatma süresi dolan ada tekrar para vererek, server göçerse yedeklemek peşinde koşarak, ilgili siteye ben ne yenilik yapacam diye panik yapmayarak, özgür, hür ve bağımsız olarak yazacağım.

Site haberleri blogu

Blogumuzun amacı internette açılan yeni siteler hakkında haberler sunmaktır. Her gün yep yeni web siteleri açılmakta ancak çoğu gereken ilgiyi görememektedir. Bunun bir nedeni arama motorlarına tanıtılamamak, yanlış web teknikleri ve zayıf içerik olarak nitelendirilebilir.

Sitemizde hem favori sitelerden haberler sunacağız, hem de bunlar hakkında kritikler yani yorumlar yapacağız. Kimini en beğenilen siteler arasına eklerken kimini de bir daha bakmamak üzere unutacağınıza eminiz. Zaten ilgi alanımız dışında kaç siteyi aklımızda tutabiliriz ki? İnsan beyni malesef tüm bilgileri aklında tutma yeteneğine sahip değil. Bu bağlamda hakkında haber ve yorumda bulunacağımız siteler ileride burada büyük bir arşiv olarak yerini alacaktır.

Tanıtımı ve hakkında haber, yorum ve kritik yapılan siteler belki belki ilgi çekecek belki de çekmeyecektir. Ancak biz tıpkı genel haberler gibi bu site haber blogunda sürekli güncel tutmaya çalışacağız.

Türk Sitelerinin teknoloji ve içerik açısından durumu

TR100.Net yeni eklenen Siteler

Hürriyet Teknoloji Haberleri

En yeni siteler

Blograzzi - en iyi 20 blog